Yalnızlık
bir insanın en fazla kendi kendisiyle konuşmaya başlamasıyla dayanılmaz bir hal
alır. Aslına bakarsanız normalde bunu herkes yapar. Ama kimse mecburiyetten bu
hallere düşmez. Kendi kendinizle konuşmamak için etrafınızda başka birilerinin
varlığını arama ihtiyacı hissedersiniz. Ama o kişilerin de hayat içerisinde –en
azından sizin için- konuşulmaya değer güzelliklere sahip olması gerekir.
Yakındaki Uzaklıklar
Uzaklara bakıyor kadın. Sadece uzakları
görüyor. Hayattan hep bir beklenti içerisinde. Umutları hep şimdiki zamanın
sonrasında. Çünkü beklentileri kendisinden hep daha büyük. Kadın yakınları hiç
bilmiyor. Belki de gözleri yakını göremeyecek kadar uzağa alışmış.
Gerçekliğin Esası
Gerçek, düşünüp te anladığın yerde vardır. Düşünmek ve anlamak senin kendi gerçekliğinin de bir ölçütü durumundadır. Neyi anlıyor ve sonrasında da inanıyorsan o, senin için gerçektir. Bu sebepten her insan sahip olduğu gerçekliğini yine kendisine bağımlı olarak var eder. Ve aslında sırf bu sebepten hiçbir insan kendisinden daha fazla gerçek ya da yalan olan bir kavram ile hayat içerisinde fiili anlamda var olabilme gücüne erişemez.
Atasoy Müftüoğlu’dan 7 öğüt
- Dışımızdaki ihtilaflar, içimizdeki ihtilaflar yüzündendir.
- Dışımızdaki engeller, içimizdeki engeller yüzündendir.
İyilik ve kötülük
Yaşlı kızıldereli reisi
kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki
kurt köpeğini izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve on iki
yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde
boğuşup duruyorlardı.
Hayatı Anlamlı Yaşamak İsteyenlere!
Bir zamanlar 4 oğlu olan bir
adam varmış. Çocuklarının çok erken karar vermemeleri ve önyargılı olmamaları
için onları bu konuda eğitmek istemiş. Böylece her birini uzak bir yerde duran
ağacın yanına gidip ona bakmalarını istemiş.
Hayat Bilgisi Dersleri
- Birine
kızdığımız her dakika, mutluluktan çalınan ve bir daha geriye alınamayacak
60 saniye demektir.
- Öfke dil zihinden daha hızlı çalıştığı zaman oluşur.
Tavşan Gibi Kaçmak
Bir tavşan güçlü bir düşmanı kendisine
saldırdığında ne yapar? Çoğumuzun aklına gelen ilk seçenek: kaçmak. Eğer çaresiz bir durumda,
ölümle burun burunaysa ve kaçacak hiçbir delik yoksa bu kez ikinci seçeneye
yönelir: savaşmak. Bazı durumlarda
ise mücadele etmek anlamsız, ölüm kaçınılmaz görünür. Ve zavallı tavşan son
çareye başvurur: teslim olmak.
Güzel Bir Yaşamı Hak Etmek
Nietsche satırlarında iyi bir yaşamın nasıl hak edileceğini dile
getiriyor. Bu dizelere yansıyan hayat, belki de sizinkisi... Biz en iyisi kulak
verelim Nietsche’ye…
Öyle bir hayat yaşıyorum ki,
Cenneti de gördüm, cehennemi de
Aptal mıyız? İdiot mu?
-Ooo Adil nerelerdeydin? Özlettin kendini… Gel bir öpeyim seni…
-Nerede olacağım, işte bildiğin gibi, okuyordum, son bir haftada beş kitap bitirdim. Evdeydim anlayacağın-
-Aman Adil ya, hem okuyorsun hem her mutlu değilsin. Bari okuduklarını hayata geçirsen de başkaları da senden feyiz alsalar…
-Kızmayacağım bu dediklerine, bugün çok mutluyum…
Keşfin Anahtarı Sıra Dışı Olmaktır
Herkesin yaptığını yapmayı bıraktığımız zaman, hep böyle
gidenleri böyle gitmemeye doğru sürüklediğimiz zaman, eski köye yeni adet
getirdiğimiz zaman hayata ve kendimize daha başka açılardan bakabiliriz. Kendi
hayatımda da etrafımdaki özel örneklerde hep sıra dışılığın kazandırdıklarına
şahit oldum.
Tarihteki önemli insanların başarılarının altında mutlaka
bir sıra dışılık vardı. Mesela Cengiz Han tek başına tarihi değiştirken
kendinden önce kimsenin yapmaya cesaret edemediklerini yapmıştı. İşte onlardan
birkaçı:
Gelişmeye Niyet Etmek!
Bir ustanın
söylediği gibi; “Bu gün hayatınızın geri kalan kısmının ilk günüdür.”
Önünüzdeki hayatın ilk gününde ne yapmayı, bundan sonara devam eden hayatınızı
nasıl geçirmeyi düşünüyorsunuz?
Bu
düşünceyi milat sayıp kendi yaşamınıza dönük yeni kararlar verebilirsiniz.
“İnsanların verebileceği en önemli karar kendi yaşamlarıyla ilgili kararlardır.
Benim yaşamım sıradan, sürüden bir hayat mı olacak, yoksa kendine özgü
hedefleri olan olağanüstü bir hayat mı olacak” der Doğan Cüceloğlu.
Kendini Keşfeden Bir Usta: Beethoven
Müziğin bütün hikmet ve felsefelerden yüksek bir ilham
olduğunu akıl edemeyen bir dünyayı hakir görüyorum.
Manevi İlaçları Denediniz Mi?
Mutluluk üzerine çok araştırmaların olduğunu ve üzerine çok
yorumlar yapıldığını daha öncede söylemiştim. İşi biraz eğlenceye verdiğinden midir nedir
aşağıdaki mutluluk değerlendirmesini de beğeniyorum.
Bakalım mutlu olmak için alınması gerekli manevi ilaçlar
nelermiş?
Telkin CDler Nasıl İşe Yarar?
Bazen hayatımız çok zor hale gelir. Bütün sıkıntılar üst üste biner ve çekilmez olur. Oysaki hayatımızı güzelleştirmek, günümüzü güzel güzel yaşamak isteriz.
Peki bizi bunu yapmaktan engelleyen nedir?
Neden sorunlarımızın üstesinden gelirken çok zorlanırız.
Bunun birçok cevabı olabilir. Ama tüm cevapların daha derinin de saklı olan bir cevap var ki o da: Bilinçaltı.
Evet, bilinçaltımızda dağ gibi birikmiş olan korkularımız, endişelerimiz, sakıntılarımız, umutsuzluklarımız hayatımızdaki sorunların en temel nedenidir.
Etrafımıza bir bakalım. Birçok insan sıkıntılı ve problemli yaşıyor hayatı. Ama az da olsa bazıları var ki, hiç bir şey umurlarında olmuyor. Gün boyu neşeliler. Her zaman sorunlarıyla dalga geçebiliyorlar. Onlarla bizim aramızdaki fark ne?
Çocukları düşünün, anneleri onları dövse bile beş dakika sonra gelip annelerine sarılırlar. Hiçbir şey olmamışçasına hayatlarına devam ederler. Neden? Çünkü onların bilinçaltları tertemizdir. Henüz sorunlar, problemler bilinçaltlarına dağ gibi yığılmamıştır. Sorunları büyütmezler, kin tutmazlar.
Ama biz öyle miyiz, hayır. Durmadan içimizde olumsuz düşünceler, problemler biriktiriyoruz. Gün geliyor, bilinçaltımızdaki kötü düşünceler öylesine büyüyor ki artık zihnimiz ve bedenimiz onlarla mücadele edemeyip yenik düşüyor. Ondan sonra da hayat bize hep kötü görünüyor, sorunlu görünüyor.
Hayatımızı güzelleştirmenin ilk yolu bilinçaltımızı temizlemek! Temiz bir bilinçaltı ile yaşamak. Ve iyi, güzel, pozitif düşünceleri eski kötü düşüncelerimiz ile değiştirmek.
Bunu nasıl yapabiliriz diye sorduğunu duyuyor gibiyim. Evet nasıl yapabiliriz?
Öncelikle inanarak ve işe koyularak.
Bu konuda hazırlanmış telkin cdleri bizim en büyük yardımcımız olabilir. Telkin cdleri dinlendikçe bilinçaltımızdaki olumsuz düşünceleri yenileri ile değiştirirler. Böylelikle olumsuz düşünceler gider ve yerine pozitif düşünce ve inanışlar gelir.
Şimdi hemen telkin cdleri alıp hayatınızı değiştirmeye başlayabilirsiniz. Hipno dinamik teknikle hazırlanmış Telkin CDler bilinçaltınızı temizlemede size fazlasıyla destek olacaktır. Telkin CDler hakkında her türlü bilgi için www.telkincdler.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.
*
Lilay Koradan /Telkincdler.com
Kendini Yenileme Yolları
1. Kendini tanımada ilgili kaynaklardan yararlanma,
2. Yaşam boyu öğrenmede görsel, işitsel kaynaklardan
yararlanma,
3. Başarıya ulaşmada disiplinli çalışmayı alışkanlık haline
getirme,
4. Mantık yürütmede doğru düşünceyi kavrayacağı kaynakları
seçme,
5. Problem çözmede felsefi bilgilerden yararlanma,
Keşif Yolculuğunun 5 Altın Anahtarı
- Göğün her yerde mavi olduğunu anlamak için, dünyayı
dolaşman gerekmez.
- Bak; aynı zamanda da baktığını gören ol.
Kendini Tanıma Soruları
Çok sevgili dostum Niyazi Fırat Eres hem sporla ilgilenen
hem de kişisel gelişimin tüm olanaklarını değerlendirmeye çalışan birisidir.
Onun azmine, araştırmacı kimliğini her zaman çok takdir etmişimdir. Kendisinde
insanın kendisini nasıl keşfedebileceğini, nasıl tanıyabileceğini sormuştum.
Kendisi de soruma sorularla cevap verdi. Bakalım neydi bu sorular?
Kendini Keşfet Üstinsan Ol!
Alman filozof Friedrich Nietzsche (1844-1900) insanın,
zihnin özgürleşmesini engelleyen zincirlerinden kurtulması gerektiğini savundu
ve bunu başarabilen “üstinsan” kavramını ortaya attı. Eserlerinden bazıları;
Böyle Buyurdu Zerdüşt, Ahlakın Soykütüğü Üstüne, Gezgin ve Gölgesi, Gücün
İradesi, İyinin ve Kötünün Ötesinde… Nietzsche’nin sözlerinden birkaçı burada
sizleri bekliyor sevgili dostlar!
Kendini Keşfeden Liderlerin 21 Özelliği
Dünya tarihinde olaylar kadar liderlerde çok önemlidir.
İnsanlığın gelişimini sağlayan insanların attığı ufak adımlardır. Edisonun
elektik konusunda keşifleri ne kadar önemliyse Aristo’nun varoluş üzerine kafa
yorarak ürettiği fikirler aynı derecede önemlidir. Büyük İskender’in fetihleri
kadar Fatih’in İsanbul’u fethi de önemlidir. Verebileceğimiz binlerce örnek var.
Bill Gates’den Almamız Gereken Dersler
Bugün etrafımızdaki birilerinden dünyanın en zengin insanı
sorsak mutlaka çoğunlukla Bill Gates cevabını alırız. Bill Gates kendini
keşfetmeyi başarabilmiş ve bunu hem paraya hem mutluluğa çevirebilmiş bir
şanslı insandır.
Kendini Keşfetmenin İlk Aşaması Farkındalıktır
Sevgili dostum mutlu olmak gibi bir hayat amacın varsa bence ilk olarak
elimizdekilerin farkına varmamız gerekiyor. İşte bize sahip olduğumuz ama pek
kıymetini bilmediğimiz bazı değerlerimizi hatırlatan bir yazı:
Keşfetme Cesaretini Gösterelim
Birlikte bir çok kitap
hazırladığımız sevgili Cengiz Erengil’le birlikte “Kendimizi keşfetmek için
nasıl bir strateji izleyelim?” sorusuna cevap aramıştık. Sonra dergide de
yayınladığımız bu yazıda başarma cesareti başlayıp manevi benliğimizi
uyandırmakla bitirmiştik. Verdiğimiz örnekler özellikle çok anlamlıydı bizim için.
Şimdi bu liste benim için daha
anlamlı hale geldi. Bakalım size nasıl faydalı olabilecek?
Toplu Olarak Aydınlanmış İnsanlar: Kızılderililer
Tarihte en çok
hayıflandığım gelişmelerden birisi Kızılderilerin toplu katliamlarıdır. Eğer
katledilmeseler ve etkin bir topluluk olarak sosyal hayatiyetlerini
sürdürebilselerdi şu an insanlığın farklı bir yerde olabileceğine inanıyorum.
Hayatı Boşa Yaşamamak İçin
Bir zamanlar
rüyalarının kadınıyla evlenen mükemmel, iyi kalpli bir baba vardı. Onlar tüm
sevgileriyle bir kız çocuğu yetiştirdiler. Adam bu zeki ve sevimli kız çocuğunu
çok sevdi. Daha minicikken onu kucağına alır, ağzıyla melodi tutturur, odanın
çevresinde onunla dans eder, ona sık sık “Seni seviyorum minik kız” derdi.
Minik kız ara sıra
sinirlenir, “Ben artık senin minik kızın değilim” derdi. Adam, “Sen her zaman
benim minik kızım olarak kalacaksın” diyerek gülerdi.
Huzur Dolu Bir Yaşam
Hepimizin
arzusudur. İsteyen her insan huzur dolu bir yaşama sahip olabilir. Yeter ki
ihtiraslarından kurtulsun. Birikimlerin maddi kazançların sonu yoktur, limiti
de yoktur. Bana sorarsanız, bugüne kadar tonlarca altının bir tek insanda
toplamış olmasının yarattığı mutluluk hiçbir zaman yaşanmamıştır, bundan sonra
da yaşanmayacaktır. Dünyayı altın yapan o minicik, zaman zaman parlayıp sönen,
hayattan zevk aldığımız küçük sevinçli anlarımızdır. Bu anlar yığın yığın
değildir. Bütün bu minicik mutlulukları bir araya toplayabildiğimiz zaman som
altından bir dünyaya kavuşabiliriz. Eğer duygularımız hala bizi yanıltmıyorsa,
şehrimizin sokaklarından zevk alabiliriz.
Evrenin Müziğini Duymak
Evrendeki musiki
elbette yalnız rüzgarın söylediği şarkıyla bitmez. Tabiatta tüm yaratıklar bir
şarkı tutturmuştur. Bu şarkıların ardında herkesin duymadığı bir musiki var.
Yıldızların, bulutların musikisi. Ya zamanın mırıldandığı besteye ne demeli?
Hayatı Nasıl Görmeliyiz?
Bir
üniversitenin başkanı olsaydım, “Gözlerinizi nasıl kullanmalısınız?” başlıklı
ders koyardım programımı. Dersin profesörü, öğrencilerine, dikkat etmeden
geçtikleri birçok şeye cidden bakarak hayatlarını nasıl daha mutlu
kılabileceklerini göstermeye çalışırdı. Onların kullanmadıkları yeteneklerini
ortaya çıkarmalarına yardımcı olurdu.
Gerçek Bir Yaşam Üstadı: Helen Keller
Sağlığımız
yerindeyse eğer yapamayacağımız şey yoktur. Bizlerin, farkına varmadığımız ve
hiç önemsemediğimiz en önemli hazinemiz sağlığımızdır. Nice insanlar vardır ki
ya doğuştan ya da sonradan bazı uzuvlara sahip değildirler. Ama güzel yaşamak
kendi ellerindedir. Öncelikle sahip oldukları imkanları düşünürler. Eksik veya
eksilmiş olana değil, o an halihazırda bulunana şükrederler.
Hayatınızı Güzelleştirmek İçin Öneriler
Her şey
kendinizi ve yaşamı anlamlandırmaya bağlı; adı konulmamış bir hayat, dev
okyanuslarda bir oraya bir buraya dalgalar arasında savrulmaya benzer. Akıl
hastası olmayan bir kimse, mutlaka aklı başında ve aklı kimse manasına gelmez.
Aklı başında bir kimse, kendi kendisiyle ve insanlarla iyi geçinen, hayata
barışık bakan, yaptığı her güzel işten memnunluk duyan, güçlüklere karşı
sabırlı olabilen, bunalımlarına ve sorunlarına göğüs gerebilen kimsedir. Kendi
kendimizle olan bu mücadelemizde eğer başarılı olabiliyorsak mutlu olabiliyoruz
demektir.
Kendinizi Nasıl Motive Edersiniz?
Kötü ve
başarısız olduğunuz hissine kapılıp, diğerleriyle aranıza uçurum koymayın.
Çünkü bütün insanlar dönem dönem, belki de uzun bir dönem olmaması gerekeni
yapmışlardır. Ama her insan bir tek kendisi olduğu için, diğerlerini hep farklı
görüp kendisini, kenara atılmış duygusuna kaptırır. Bu ruh hali, bir “tek”
olmanın getirdiği belki de zaman zaman olması gereken bir histir.
Gerçek Sevgi Nedir?
Otobüs yolcuları
elinde beyaz bir baston taşıyan genç kadının otobüse binişini içten gelen bir
sempatiyle izlediler.
Basamakları geçti.
Boş olduğu söylenen koltuğu el yordamıyla buldu. Oturdu. Çantasını kucağına
aldı. Bastonu koltuğa yasladı.
Bugün Kendin İçin Ne Yaptın?
İnsanın kendini
bilmesi kadar kıymete değer bir şey
yoktur. Kendini bilen yüce yaratıcıyı da bilir. Ne yaptığının farkında
olan ve ne yapması gerektiğinin mücadelesini veren insan kendini bilen
insandır.
Hareketlerinden
rahatsızlık duyan ve değişmeye çalışan birey, kendini bilen kendi için bir
şeyler yapmaya çalışan bireydir.
Mutluluk ve Para İlişkisi Nasıl Kurulur?
Günümüz
insanının en büyük sorunlarından birisi olumlu ve olumsuz durumlarda tepkisinin
ne olduğu ve ne şekilde davrandığıdır. Bence dünyanın en mutlu insanıyla en mutsuz
insanı arasındaki tek fark olayları nasıl karşıladıklarıdır. Aklınıza hemen
parada gelmiş olabilir. Ama kesinlikle değil sevgili dostlarım. Bu duruma pek
inanmak istemeyiz ama, olumsuzlukları sakin ve ılımlı karşılamaya alışmış
insanlar ister çok zengin olsun, aynı derecede mutlu insanlardır.
Hayata Olumlu Bakma Sanatı
Dünyadan
yüzlerce farklı kültürler, düşünceler, yaşam şekilleri var. Bunların hepsine
karşı çıkıp, savaş mı açacaksınız? Elbetteki hayır. İşte hayatın özü de burada.
Olayları nasıl gördüğümüz, bizim bu olaylara nasıl davranacağımıza bağlıdır.
Size zarar vereceğine inandığınız kişi durum ve mekanlardan tabi ki uzak
durmanız gerekecek; ama bu, sizin kötü söz söyleyeceğiniz anlamına gelmez.
Hepimiz, farklı olduğumuz gerçeğine saygı duymamız gerekir.
Bir düşüncenin
kendi yapısında alkolün, esrarın veya bazı cinsel aykırılıkların hiçbir
sakıncası olmayabilir; çünkü onlar hayatı bu cepheden görüyorlardır. Birileri,
hayat şeklini buna göre tanzim ediyor diye, bu hayat tarzının doğru olduğunu
söyleyemeyiz. Ancak bize düşen görev, nereyi gördüğümüze ve nasıl gördüğümüze
dikkat etmemiz. Çünkü kişi nereyi görüyorsa oradadır; nasıl görüyorsa o ruh
halini yaşıyordur. İnsan olarak bize düşen görev, güzelliklerde kutsallığın
arayışı içerisinde bulunmamızdır. Kutsallık iyiliktir, merhamettir, kötü ile
çirkini ayırt edebilmektir. Bir şeydeki güzelliği göremememiz, o güzelliğin
olmadığı anlamına gelmez. Burada eksik olan taraf ya yeteri derecede
dikkatimizi vermiyoruz ya da görüş mesafemiz kısıtlı.
Victor Hugo, bir
görüş mesafesiyle Sefillerdeki kahramanı Jan Valjan haydut boyutundan iyi
vatandaş boyutuna taşıdığında, bir adamının eliyle tipik görüş açısı
kazandırdığında, artık Jan Valjan’ın hayatı akıl almaz derecede değişmişti.
Hakikatte iyi bir fıtrata sahip olan bu yoldan çıkmış kahraman nasıl hayırlı
hale dönüştürülmüştü? Burada Hugo’nun derin izlerini görürüz. Ona göre yaşamın
çekilmez yanı bir gölge dahi olamamakta yatıyor. Şöyle diyor ünlü yazar Victor
Hugo: “Ne yazık! İnsanlar yaşamları boyunca bir gölge bile bırakmadan bu
dünyadan göçüp gidiyorlar.”
Erich Fromm,
insanı tahlil ederken, bu yaratılmışın iç derinliğine iner. Ona göre, insan
doğası itibariyle sevmeye yatkındır. Sevme sanatını anlamamış ve çevresinde
saygı oturtamamış birey nereyi gördüğünü bilememektedir. Fromm şöyle diyor:
“Hayatı
kaybetmekten daha kötü bir şey vardır: Hayatın anlamını kaybetmek. Bu anlam
nereye bakıp, nereyi gördüğümüzü bağlıdır.”
Ünlü ressam Van
Gogh da “güzel gör!” mesajını şöyle yorumluyor: “Hayat. Evet çoğumuz sanki bir
tuvaliz. Duygularımızla yaşıyoruz, duygularımızla görüyoruz. Her şey
duygularımızda gizlenmiş. Doğru görmek, güzel olanı görmek yaşamayı hak
etmektir. Bize güzeli gösteren duygularımız acıma hissiyle, iyilik yetileriyle
dolduğu an yaşamayı hak etmişiz demektir.”
Görmek… Elinden
uçun giden balonunu bir ağacın en tepesinde gören çocuk mutlu olabilir mi?
Evet. Bu, o çocuğun görebilme ve hissedebilme kabiliyetine bağlıdır.
Küçük çocuk,
baloncuyu büyülenmiş gibi takip ederken şaşkınlığını gizleyemiyordu. Onu
hayrete düşüren şey, “Bizim eve bile sığmaz” dediği o güzelim balonların adamı
nasıl havaya kaldırmadığıydı. Baloncu dinlenmek için durakladığında o da
duruyor ve sonra yine takibe koyuluyordu. Bir ara adamın kendisine baktığını
fark ederek ona doğru yaklaştı ve bütün “Biliyor musun, benim hiç balonum
olmadı!” Adam çocuğu şöyle bir süzdükten sora, “Paran var mı?” diye sordu, “Sen
onu söyle!” Çocuk, “bayramda vardı.” Diye atıldı, “Önümüzdeki bayram yine
olacak!” Adam, “Öyleyse bayramda gel!” dedi. “Acelem yok, ben beklerim” dedi
çocuk. Çocuk sessizce geri döndü o ana kadar balonlardan ayırmadığı gözleri
dolu dolu olmuş, yürümeye bile mecali kalmamıştı. Birkaç adım attıktan sonra
elinde olmadan tekrar onlara baktığında gözlerine inanamadı. Balonlar her
nasılsa adamın elinden kurtulmuş ve yol kenarındaki büyük bir akasya ağacının
dallarına takılmıştı.
Çocuk olup
bitenleri büyük bir merakla takip ederken, baloncu ona doğru dönerek, “küçük”
diye seslendi. “Balonları ağaçtan kurtarırsan birini sana veririm!” “Balonları
için yapılan teklif yavrucağın aklını başından almıştı. Koşarak ağacın altına
doğru yöneldi ve ayaklarını aceleyle fırlatıp tırmanmaya başladı. Hedefine adım
adım yaklaşırken duyduğu heyecan, bacaklarını kanatan akasya dikenlerinin
acısını hissettirmiyordu. Sincap çevikliğiyle balonlara ulaştığında bir müddet
onları seyretti ve dallara dolanan ipi çözerek baloncuya sarkıttı. Ancak
balonlardan birisi iyice sıkıştığından diğerlerinden ayrılmış ve ağaçta
kalmıştı. Çocuk onu kurtarmaya kalkışsa dikenlerden patlayacağını çok iyi
biliyordu ister istemez balonu yerinde bırakıp aşağıya indi ve adama dönerek,
“Birini bana verecektiniz…” dedi, “Hangisi o?” Adam çocuğu süzdükten sonra
şöyle dedi: “Seninki ağaçta kaldı evlat! İstersen çık al.!” Çocuk bu sefer
ayakta bile duramadı. Kaldırım kenarına oturup baloncunun parlayan balona uzun
uzun baktı ve “Olsun!” diye mırıldandı. “Olsun! Ağacın üzerinde kalsa da, bir
balonum var ya artık!”
Lilay Koradan
Dahi Beyin Blog
İyilik Yap İyilik Bul!
İskoçya’da
yoksul mu yoksul bir çiftçi yaşarmış. Bu hadise yaşanmış bir olaydır. Olayın
kahramanı da Penisilini bulan şu ünlü Nobel Fizik ödülü sahibi Aleksandır
Fleming’dir. Çiftçi günlerden bir gün tarlada çalışırken bir çığlık duydu.
Hemen sesin geldiği yere koştu. Bir de baktı ki, beline kadar bataklığa batmış
bir çocuk kurtulmak için çırpınıp duruyor. Çocukcağız bir yandan da avazı
çıktığı kadar bağırıyordu. Çiftçi çocuğu bataklıktan çıkararak ölümden
kurtardı.
Boşu Boşuna Üzülenlerden misiniz?
Sokağın
köşesinde duran yaşlı zenci dilenci dikkatim çekmişti. Diğer dilenciler gibi ne
ağlıyor ne de sızlıyor ne de durmadan dua ediyordu. Bu halini garip bulduğum
için kendisi ile ilgilendim.
Sokakta
dilenenlerin çoğu çalışabilecek durumdaydılar. Fakat bu yaşlı zencinin hali
bambaşkaydı. Sağ kolu yoktu. Gözleri yuvalarından fırlamış gibiydi. Göz
kapaklarını yarı yarıya kapatarak acayip bir bakışı vardı. Belki de adam bakar
kördü. Sol bacağı dizinden itibaren yoktu. Ters dönmüş olan sağ ayağı ise
otomobil lastiklerinden kesilen bir parça ile desteklenmişti.
Önyargılardan Kurtulmanın Yolları
Bir adam
baltasını kaybetmişti. Onu, komşusunun oğlunun aldığını sanıyordu.
Komşu çocuğunun
hareketlerine, gidişine bakıyordu. Her şey, onun balta hırsızı olduğunu
gösteriyordu. Yürüyüşü, hareketleri, bakışları balta hırsızı gibiydi.
Gençler İçin Mutlu Olma Rehberi
Bizler her
çocuğumuzun, iyi bir evlat, iyi bir vatandaş ve iyi bir insan olabilmesi için
elimizden gelen analık ve babalık vazifelerimizi yapmaya gayret ettik.
Sevgili Gençler!
Biz hayata güzel baktık, hala da öyleyiz. Sizlerin de öyle olduğuna inanıyoruz.
Birbirimizin kalbini kırmadık. Sizler de kalp kıran insan olmamalısınız.
İsteyerek Hayata Tutunmak
İstemek
ancak gerçekten ihtiyaç sahibi olunduğunda doğru ve güzel bir davranıştır. Muhtaç
değilken isteyen, asla yeterince masum ya da haklı sayılamaz.
Bir Şeyi Sevebilmen İçin Onda Kendini Bulabilmen Gerekir
Bir şeyi sevebilmen için onda kendini
bulabilmen gerekir. Kendini bulabilmen içinse onu tanıyabilecek kadar hem
bilgili, hem de akıllı olabilmen şarttır. Bu sebeptendir ki bir insanın hayatta
sevdiği şeyler çoksa, bu onun hem aklının hem de bilgisinin ne kadar da çok
olduğunu gösteriyordur. Sevdiği şeyler az olan insanların hayata dair aklı da
bilgisi de azdır.
İyiliğe Sebep Sevgi İse Lafı Olmaz
Sebepsiz iyilikler,
sebepsiz kötülüklerden daha fazla merak uyandırır. Bu merak bir insanın kendi
gerçekliğinde varlığının hayata olan etkilerini tartmasına sebep olur.
Beklentilerinizi Siz Var Edersiniz
Hayatta
doğruluğunuz ve dürüstlüğünüzden ötürü aşağı görülebilirsiniz. Bu durum,
sahtekârlığın daha kıymetli olmasındandır. Çünkü insanlar hile ile kısa vadede
kolay ve büyük başarılar elde edebilirler.
Hayat Yoksunluklarıyla Kendi Sınırlarını Çizer
Hayatta
bir merhaba, öncesindeki bir elvedanın varlığıyla hüküm sürüyorsa, kişi
hayatını sahipleniyordur. Eğer hayatta bir elveda, öncesindeki bir merhabanın
varlığıyla hüküm sürüyorsa, kişi hayat tarafından sahipleniliyordur.
* * *
Hayatta seçim yapma özgürlüğünüz elinizden
alınmışsa, bu durum sizi zaman içerisinde insanı cahilleştirecektir.
Hayatı Yaşayarak Şekillendirmek
Bir hayat mücadelesinde ezilenin de ezenin de
kendine göre haklı olduğu yönler varsa; o mücadele hiçbir zaman insancıl bir
sonuca bağlanamaz.
Bilgiyi Hak Etmek
Bilmediğiniz
bir konu hakkında konuşmaktaysanız en fazla kendinize göre yorumlamalar
içerisindesinizdir. Bu çabanız aslınsa sizin bilinmeyenden yola çıkıp –elinizde
hiçbir delil olmadığı halde- bilinene ulaşma zorlamacılığınızı ortaya
koyacaktır.
Aklın Gelişimiyle Değişim
Üstünlük, bir insanın
kendi emeği ile kazanılmışsa onda bir başarı vardır. Bunun haricinde elde
edilmiş hiçbir üstünlük kesinlikle bir başarı olarak nitelendirilemez.
Aşkın Belirtileri
Fransız yazar Victor Hugo, “Aşk bir
deniz, kadın ise onun kıyısıdır.” diyor.
Kuşeyri ise; “ Aşk, sevgilinin cemalini görme heyecanı ve sonsuzluğu
içinde bulunan kimsenin kalbinin galeyan etmesi ve coşmasıdır. Aşk, aşığın,
sevgilisinin ismini ve zikrini kalbinden bir an bile ayırmamasıdır. Aşk, aşığın
maşukla birlikte olmasıdır. Ve aşk, hayatın özüdür. Aşk, kalpte sevgilinin
sevgisinden başka bir şeye yer vermemesidir.” diyor aşkla ilgili konuşurken.
İkisi de sevgiliden dem vuruyor. Biri hakiki aşka ilk basamak olan beşer
aşkından, diğeri ise kalbinde ondan başkası olmayan ideal ve gerçek aşktan
bahsediyor.
Hz. Âdem’den bu yana aşk, hep
hayatın özü olmuştur. Onunla var olmuş, onunla yaşamış ve onunla yaşamımıza
devam etmişizdir. Aşık olunca vücudumuzun kimyası değişmiş, farkına vararak ya
da varmadan normal ötesi hareketler ve davranışlar sergilemişizdir. Kimimizin
yüzü nar gibi kızarmış, kimimiz ise aklını hep vücudundan birkaç karış
yukarılarda gezdirmiştir. Kişiden kişiye değişiklik göstermiştir bazı
davranışlar. Ama genel olarak benzer çizgide devam edegelmiştir aşık kişilerin
hal ve hareketleri. Peki, bu ‘aşk’ın belirtileri nelerdir. Kişi aşık olduğunu
nasıl anlar? Ya da siz kişinin (başkasının) âşık olduğunu, üzerinde bir aşk
hali bulunduğunu nasıl anlarsınız? Ve en önemlisi de, âşık olanların
gösterdikleri tavır ve davranışlar, yani aşkın belirtileri yıllara ya da
yüzyıllara göre değişiklik gösterir mi acaba?
Bakın, Dr. Sefa Saygılı Aşkın
Terapisi isimli kitabında kadın ve erkek âşıkları ele veren davranışları
sıralamış. 21. yüzyılda kadın ve erkek âşıklarda aşkın belirtileri nelermiş hep
beraber göreceğiz. Bir de onuncu yüzyılda yani bundan tam on bir yüzyıl önce,
ya da daha güncel bir söylevle bin yüzyıl önce aşkın belirtileri nelermiş
onlara bakalım. İbn Hazm, onuncu yüzyılda yaşamış olan bir şair ve ilim adamı.
Güvercin Gerdanlığı isimli eserinde aşkın belirtilerini anlatıyor. Aşkın ve
belirtilerinin günümüzden çok da farklı olmadığını göreceksiniz okudukça.
Yıllar ve yüzyıllar geçtikçe kişiler değişiyor ama aşk aynı kalıyor.
Evet aşk hayatın özüdür. İlk insan
yaratıldığında da, son insan dünyadan ayrılacağı sırada da aşk hep hayatın özü
olarak kalacak gibi. Ve aşık olanın her yüzyılda elleri terleyecek, gözlerine
sevgilisinin hayalinden başka hayal girmeyecek.
21. Yüzyılda Kadınlarda Aşk
Belirtileri:
- Gözlerinizin içine derin bir ilgiyle bakar.
- Gözbebekleri büyür.
- Yanınızda veya çevrenizdeyken yüzü kızarır.
- Ses tonunu sizin ses tonunuza uydurmak için
yükseltir ve alçaltır.
- Size doğrudan değil ama başını eğerek bir bakış
fırlatır, böylece utangaç ve çekingen olduğu mesajını iletir.
- Konuşurken eli sık sık çenesine gider, yanaklarına
dokunur.
- Avuç içlerini size doğru açık tutar. Güldüğünüz
şeylere o da sizinle birlikte, aynı anda güler.
- Konuşurken mücevherleriyle oynar.
- İlk gördüğü anda sizden etkilenmişse, kaşlarını
kısa bir süre için kaldırıp indirmiş, bunu da gizli bir gülümseme takip
etmiştir.
- Kalabalık bir ortamda sadece sizinle konuşur ve
dikkatini sizin üzerinize yoğunlaştır.
- Sizinle konuşurken gözlerini normalden daha çok
kırpıştırır.
- Kirpikleri telaşla hareket içindedir, titrer.
- Konuşma hızını sizinkine uydurur.
- Konuşurken bileklerine dokunur.
- Saçlarıyla oynar.
21. Yüzyılda Erkeklerde Aşk Belirtileri:
- Bakışlarınızı yakalamaya çalışır. Göz kontağı
kurar, ardından gözlerini kaçırır ve sonra tekrar sizin tarafınıza bakar.
- Konuşurken kolunuza ya da omzunuza dokunur, ancak
bunu arkadaşlık samimiyeti içinde yaptığını göstermeye çalışır.
- Sık sık saçlarını düzeltir.
- Kravatı ya da boyunbağını düzeltir.
- Biraz daha kasılarak yürür ve kaslarını gerer.
- Sizin sesinizi duyacak kadar alçak sesle konuşur,
bu sizi kendi alanına davet etmesi ve sohbeti ikinize özel, size ait bir
faaliyet haline getirir.
- Konuşurken size doğru eğilir. Adeta üzerinize
abanır.
- Eli sık sık çenesine gider.
- Başparmağını kemerine geçirir.
- Size bakarak konuşurken gözlerini kısar.
10 Yüzyılda Aşkın Belirtileri
(Kadın-Erkek):
- Birincisi, sevgiliyi derinden derine seyre
dalmaktır. Göz ruha açılan büyük bir penceredir. Gönlün sırlarını keşfe
çalışır ve en gizli düşüncelerini açığa vurur. Gönül tercümanıdır göz. Ne
demiş şair: “Gözler kalbin aynasıdır, yalan nedir bilmez onlar.”
- Sevdiği kişiden başkasına söyleyemeyecek şeyleri
varsa kişinin onun aşık olduğu belli olur. Sevgilinin sözünü can kulağıyla
dinlemek.
- Sevgilinin ileri sürdüğü her şeyden dolayı hayret
etmek, bütünüyle saçma sapan şeyler konuşsa, yalan söylese bile ona hak
vermek. Haksız olduğu hallerde bile onu doğrulamak aşkın en önemli
belirtisidir.
- Sevgilinin bulunduğu yere gitmekte acele etmek,
onun yanında oturmanın yollarını aramak ve ona yakın olmaya çalışmak.
- Onu bırakmasını gerektiren her türlü uğraştan
kurtulmaya çalışmak,
- Sevgiliden ayrılmayı gerektirecek her türden ciddi
durumu hiç hesaba katmamak,
- Sevgiliden izin isteme gerektiğinde çok yavaş
girişimde bulunmak.
- O zamana kadar başkalarına vermekten kaçındığı
malını bir anda cömertçe dağıtmaya başlamak.
- Sevgiliyle dar bir yerde buluşmaktan dolayı haz
duymak. (Çok kalabalık olmayan yerlerde buluşmak istemek) Geniş ve açık
bir yerde buluşmaktan dolayı canı sıkılmak.
- Her birinin sahip olduğu bir nesneye diğerinin
sahip olma arzusu.
- Gizlice göz kırpmak.
- Konuşma sırasında ötekinin eline dokunmaya
çalışmak.
- Bardakta sevgilinin bıraktığı artığı içmek ve
dudaklarını bardağın, sevgilinin dudaklarının değdiği ucuna değdirmeye
çalışmak.
- Sevgiliden söz etmekten büyük zevk almak ve her
fırsatta her mecliste sevgiliden söz açmak.
- Sevgilisi aklına geldikçe yemekten içmekten
kesilmek.
- Konuşma sırasında ilginç ve neşeli şeylerden
bahsederken birden bire durağanlaşmak.
- Yalnızlığı sevmek, inzivaya çekilmek.
- Kendisinde hareketlerini, serbest davranışlarını
kısıtlayacak hastalık gibi bir neden bulunmamasına rağmen zayıflamak ve
halsiz düşmek.
- Sık sık yürüyüşe çıkmak.
- Ve en önemli belirtilerden biri de uykusuzluk
çekmektir.
- Aşkın bir başka belirtisi de, aşığın sevgilisinin
ailesine ve yakınlarına ilgi göstermesidir.
- Gözyaşları da aşkın önemli belirtilerinden biridir.
- Aşkın bir başka belirtisi de, aşığın sevgilisine
olan ilgisi, onun bütün hareketlerini hatırında tutması, önemli önemsiz
hiçbir şeyi gözden kaçırmayacak şekilde ondan haberdar olma endişesi ve
nihayet onun bütün hareketlerini iyiden iyiye izlemesidir.
İyi Ki Güvencemiz Varmış
Birkaç yıl öncesinde oluşan bir
sıkıntı. Herkesin her an karşılaşabileceği bir durum. Allah hastalığı insanlar
için yaratmış.
Hanımda oluşan küçük bir
rahatsızlık. Ve birkaç yıldır periyodik olarak takip edilmesi gereken bir
durum.
Önceleri her şey iyiydi. Hastalığı
takip eden bir doktor ve belirli aralıklarla alınan envai çeşit testler…
“Mümin kişiye bir ağrı, bir
yorgunluk, bir hastalık bir üzüntü hatta bir ufak tasa isabet edecek olsa,
Allah onun sebebiyle müminin günahından bir kısmını mağfiret
buyurur."(H.Ş)
Efendimiz buyurmuş, size verilen
sıkıntılarda mutlak bir hayır arayın diye. Aldık kabul ettik.
O(c.c)’ndan gelen baş üzere. Lakin
her tedbiri de almak lazım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)