Dünyanın En Kısa Süren KİŞİLİK TESTİ
Dünya’nın en kısa süren kişilik testi. Her insanın kişiliği farklıdır ama temelde yatan bir kaç özelliği sadece bir resim sayesinde öğrenebilirsiniz. Sadece şu an bu 9 resim arasından gözünüze en güzel geleni, sizi en çok cezbedeni seçin ve altındaki sayıyı aklınızda tutun. Bakın bakalım bu siz misiniz?
100 Maymun Deneyi
1952’de Koshima Adası’nda bilim insanları maymunların beslenmesi için kumların içine tatlı patates bırakıyorlar. Bu adanın maymunları da tatlı patatesin tadından hoşlanıyor ama yiyeceklerinin kumlu olması hiç de hoşlarına gitmiyor. Ama can boğazdan gelir diyerek kumlu da olsa tatlı patatesleri yemeye devam ediyorlar.
En Uzak Mesafe
En Uzak mesafe neresidir, bilir misiniz?
En uzak mesafe
Ne Afrika’dır
Ne Çin
Ne Hindistan
Ne seyyareler
Ne yıldızlar geceleri
ışıldayan.
En uzak mesafe
İki kafa arasındaki
mesafedir birbirini anlamayan.
Can Yücel’indizeleri inci gibi parlıyor gönlümde, günümüzün en
can yakıcı meselesine ışık tutan bir anahtar gibi.
Önce kendime olmak üzere etrafıma bakıyorum. Arama
motorlarında en çok aratılan kelimeler gibi, etrafta en çok aranan “ANLAYIŞ”.
Herkes birbirindensürekli anlayış bekliyor, ama anlayış
göstermek konusundaaynı çabayok.
Anne baba çocuğu lafını dinlesin istiyor, ama çocuğunu dinlemek
konusunda bir o kadar duyarsız.
Eşler birbirinden ilgi bekliyor,ama sıra göstermeye gelince
bir o kadar hoyrat.
Aile içi ya da dışı her sosyal iletişimimizde karşıdan beklentilerimiz,
verdiğimizden daha çok…Oysa duyarsız tavırlarımızla duyarlı ilişkiler kurmamız
ne kadar mümkün ya da sadece beklentilerimizi artırarak kusursuz hayatlara ulaşabilir
miyiz?
Ne kadar hafife alıyoruz yaşamayı… Hayat, ekmek arası bir
sandviç olsa bir lokmada yiyiversek, hiç çiğnemeden, bütün tatlar ağzımıza
konsa hatta. Ellerimizi, dişlerimizi bile yormadan yutuversek her bir deneyimi
ve hiç çaba harcamadan doyuverse karnımız.
Çocuklarımız doğuştan terbiyeli(!), saygılı doğsa keşke…
Onlara rehberlikle uğraşmasak.
Biz hiç bir şey yapmasak ama yine de eşimiz bizi sevse.
Hatta biz ona hakaretler yağdırsak canımız istediğince, yine de o bizden hiç vazgeçmese.
Biz rahatımız uğruna komşumuza çektirsek, ama o saygıda
kusur etmese.
Nereden alıştık bu tek taraflı fayda davranışına? Hiç bir
şey yapmadan mükemmel hayatlar istemeyi nerelerden öğrendik?
Medyanın dayattığı; çalışmadan çok kazanan, çabalamadan
kusursuz(!)âşıklar bulan, iki ödülle çocukları mükemmel(!)yapan insan modeli mi
bizi bu yanılgıya itti? Yoksa gittikçe modernleşen dünyanın insanı
bireyselleştirmeye çalıştığını göremez olunca mı arttı tek taraflı
beklentilerimiz?
Oysa “Emeksiz yemek olmaz” diyen büyüklerimiz, her
güzelliğin bir çaba ile yoğrulması gerektiğini anlatmak istemiyorlar mıydı?
Her şeyi karşıdan bekleme hatamızla aramızdaki mesafeler
gittikçe büyüyor. Yanyana oturduğumuz, aynı evi paylaştığımız, aynı yastığa baş
koyduğumuz insanla aramızda uçurumlar oluşuyor.
Oysa önce, ben ne yapmalıyım, diyebilmeli değil miyiz? Bir
eş olarak eşime gereken ilgiyi göstermeli değil miyim, isteklerimi sıralamadan önce.
Ya da anne babama bir evlat olarak sorumlu olduğum saygıyı verebilmeliyim,
ihtiyaç duyduğum ilgiyi göremesem bile. Bir ebeveyn olarak çocuğuma gereken anlayışı
göstermeliyim, ona yapması gerekenleri talimatlar şeklinde yağdırmak yerine.
Peki, bu çabalarım karşılığında aynı muameleyi göreceğim
anlamına gelir mi? Ben düzgün bir eş olursam, eşim de öyle mi davranır? Ben çok
iyi anne baba olursam çocuklarım da kusursuz mu olurlar? Ya da iyi bir evlat
olmak anne babamın aynı iyilikte muamelesini mi getirir? Bu, hayatın bilinmez
yanı sanırım.Ama yapabileceğimiz tek şey var, o da bize lütfedilen yaşamın
hakkını verebilmek.“Bana düşeni yaptım” iç huzurunu taşımak, çoğu derdin şifası
olsa gerek. Bilimsel çalışmalar da gösteriyor ki iç huzuru olan insanlar
hayattaki olumsuzluklardan daha az etkileniyorlar. Kalplerin Yaratıcı’nın
elinde olduğunu biliptakdiri O’na bırakmak, ama beklentilerimizi azaltıp,
çabalarımızı artırmak…
İşte belki o zaman kapanır en yakınımızdakiyle
aramızdaki uzak mesafe…
*Gonca Anıl
goncanil
Dahi Beyin 2016
Çoban Dedenin Hikayesi
Kıymetli okuyucularım;
Bir Anadolu erenini anlatayım sizlere.. Bir Allah dostunun hikayesini aktarayım.. Ettiği dua, anında kabul olan bir zat-ı muhteremden bahsedeyim..
Erzurum’dan çıkıp on kilometre kadar kuzey-batıya doğru ilerlediğinizde, “Köse Mehmet” geçidiyle karşılaşırsınız.. Çok keskin ve oldukça sert iki yamacın meydana getirdiği bu geçit, yaz-bahar aylarında burcu burcu kekik kokar!.. Kışın ise bembeyazdır ve adeta ak kürklere bürünür..
Dostluğun Önemi
Sevgili dostum,
Dostlarımı , arkadaş ve kardeş bildiklerimi o kadar çok
severim ki, onların bulundukları durumdan çok ilerde olmasını çok gelişmesini ve çok ilerde olmasını isterim.
Bu geliştirme isteğimde bazen çok ileri gittiğim, bazen muhatabımı
bunalttığımı iddia ederler. Haklıdırlar da dostlar. Çünkü gelişmek istemeyene ilerlemek istemeyen tüm evren
de istese geliştiremez. Ben ise iyi dostun “gel yerimizde sayalım
. İlerlemeyelim ” demeyen bunun tersine
“ Gelişelim, birimiz gelişmiş
insanla tanışınca öbürümüzü de
tanıştıralım böylece el ele gelişelim “
diyen insanlar olduğuna
inanırım.
Yeni Bir şey Öğrenmeden Yeni Bir Şey Öğrenebilmek!
Farkındayım, biraz garip, hatta tekerleme gibi bir başlık oldu, birazcık yaratıcı bir başlık da diyebiliriz. Aslında anlatacağım şeyi özetleyen en iyi cümle bu, öğrenme bazen çileli, zor ve sıkıcı gelir, yeni bir şeyler öğrenmek veya ezberlemek, stres yapar. Peki, hiçbir şey ezberleyip öğrenmeden yine de önüme gelen yeni bir bilgiyi stressiz ve rahat bir şekilde beynime yerleştirebiliyor ve hiç unutmuyorsam güzel olurdu değil mi?
Paulo Coelho'dan Bilgelik Tavsiyeleri
Hepimiz ilâhi iradenin okçularıyız. Bu sebeple hangi aletleri nasıl kullanacağımızı bilmeliyiz. Benden size önemli birkaç tavsiye…
YAY
Yay hayattır… Bütün enerji ondan gelir. Ok bir gün mutlaka terk edecektir. Hedef ise uzaklardadır. Ama hayat her zaman sizin yanınızda kalır, bu yüzden ona nasıl iyi bakacağınızı bilmeniz gerekir. Durgun kalacağı dönemlere ihtiyacı vardır. Her daim kuşanılmış ve gerilmiş halde tutulursa gücünü kaybeder. Bu yüzden gücünüzü tazeleyebilmek için dinlenmeyi kabul etmelisiniz. Böylece yeniden yayı germek için asıldığınızda gücünüz eksiksiz olur.
Kendinize Yapmayacağınız Hiçbir Şeyi Başkası Size Yapamaz!
Gözyaşları ruhun kanıdır demiş bir yazar...Bir başkası başka bir yerde eklemiş; insanlar hep kan kaybından değil, bazen de can kaybından ölür diye. Bir diğeri de yanılmıyorsan şöyle demişti; kimileri 20sinde ölür, 80inde gömülür.yaraları sarma zamanı çoktan gelmedi mi acaba?
Sizin kendinize yapmayacağınız hiçbir şeyi bir başkası size yapmaz, yapamaz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)